Afazi, beyindeki sinir sisteminin bir kaza sonucu hasar alması ya da kişinin çeşitli hastalıklar geçirmesi ile birlikte kişide oluşan felçli durumdan dolayı konuşamamasını ifade etmektedir.
Afazide, zaten gelişmiş dil sisteminin tüm parametrelerinde - fonoloji, morfoloji, anlambilim, sözdizimi ve pragmatik - bir çöküş vardır. Dilin yazılı biçimi de etkilenebilir. Davranışsal sapmalar da eşlik eder.
Çocuklukta edinilen afazi, travmatik beyin hasarı veya viral bir hastalığın sonucu olabilir.
Ayrıca inme, travmatik beyin hasarı, tümörler, menenjit-ensefalit ve diğerleri nedeniyle yetişkinlerde de bulunur.
Beyin travması geçiren kişiler arasında da afazili olma oranı yüksektir.
Kişi kanser olduğunda kanserin tip ve derecesine bağlı olarak beynin hasar alması durumunda da afazi oluşabilmektedir. Özellikle de beyin tümörlerinin ileri düzeyleri kişilerin konuşmasını doğrudan doğruya etkilemektedir. Konuşmanın yanı sıra beynin sahip olduğu hasarlar kişinin algılama gücünü de zayıflatır. Algılama, anlama ve analiz gücünü kaybeden bireyin konuşmalarında da ciddi düzeyde bir gerileme söz konusudur.
Afazi birçok yönüyle apraksi ve dizartriye benzemektedir. Afazi aynı zamanda odaklanma problemi de yaratmaktadır. Sonradan oluşan bir konuşma bozukluğu olan afazi, çoğu zaman kişilerin özgüvenine zayıf düşmesine de neden olmaktadır.
Afazide çoğu zaman beynin sol kısmı zarar görmektedir. Beynin sol kısmı konuşmanın ana üssü gibidir. Bu üste oluşacak herhangi bir problem konuşmayı etkilemektedir. Bu kısımdaki bir damarın tıkanması dahi anlamayı güçleştirecek sonuçlar doğurabilir. Beynin sol tarafı zarar gördüğünde konuşamayan bir kimse beynin sağ kısmı zarar görmediği için rahatlıkla şarkı söyleyebilir. Çünkü sağ beyin müzikle kelimelerin birleştiği alanları barındırır.
Problemlere karşı çözüm üretme, sorunları algılama ve anlama, sorunları çözme çabasının gelişmesi ve problemlerle başa çıkmak için beyin işlevsiz kalmaktadır. Bu fonksiyon eksikliği zamanla bellek kaybına da neden olmaktadır.
Afazili hastanın tedavisi tıbbi yollarla gerçekleşir iken; konuşmasının düzeltilmesi ise bir dil ve konuşma bozuklukları terapisti tarafından gerçekleşmektedir.
Beyinde hasar bölgesi oluşan kişinin ilk teması doktorla oluşmaktadır. Doktor kişinin iletişim becerilerinde bir gerileme olduğunu fark ettiği an afazi ile ilgili gerekli tespit ve değerlendirmeleri yapmaktadır.
Bu değerlendirme süreci tamamlandıktan sonra hasta dil ve konuşma bozuklukları uzmanına yönlendirilir. Kişinin yaş, cinsiyet, hastalık derecesi ve ihtiyaç doğrultusunda bir terapi süreci planlaması yapılır.
Afazi olan kişilerde terapi süreci biraz zorlu geçmektedir. Ağız kaslarını, dil ve dudaklarını dahi hareket ettirmekte zorlanan bireylerin üfleme-şişirme-yalama gibi çalışmalar yapmasına ağırlık verilmesi önem arz etmektedir. Ayrıca terapistin kişisel deneyimleri doğrultusunda özellikle dile yapılacak olan masajlar konuşmayı etkilemektedir.
Terapi süreci ise kişideki hastalığın düzeyine ve yaşına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Ortalama 8 ile 14 ay arasında afazi terapi süreci sürdürülmektedir.
Afazide çözümün kendisi çoğu zaman terapist ile ortak çalışma yöntemini kullanan afazi konuşma bozukluğu yaşayan danışanla doğrudan ilişkilidir. Danışanın ekonomik durumu, psiko-sosyal durumu, yaş ve cinsiyeti, mevcut sağlık durumunun ne düzeyde olduğu danışanın moral ve motivasyonunu etkilemektedir.
Afazili hastalarda afazinin düzeyi iki açıdan ele alınabilir. Afazinin düzeyi ne olursa olsun, kimi hastalarda beynin anlama-algılama kısmı etkilenirken; kimi hastalarda ise beynin konuşma kısmı etkilenmektedir. Öte yandan afazili hastada konuşma güçlüğünün yanı sıra belirli düzeyde olsa dahi anlama güçlüğü gelişebilmektedir.
Afazili hastaların bir uzman tarafından değerlendirilmesi süreci son derece detaylıdır. Değerlendirme, afazili hastanın neyi, ne kadar ve ne şekilde doğru söylediğini tespit edebilmek için yapılan planlı çalışmayı ifade etmektedir.
Uzman, danışanın konuşma, okuma ve yazma, duyma, kelimeleri telaffuz etme, uzun ya da kısa cümleler kurabilme, seslerin çıkışında problemin olup olmadığı, nefes kontrolünün doğru olup olmadığı ve en nihayetinde konuşmanın genel düzeyinde anlamlı bir farklılığın tespit edilebilmesini ele almaktadır. Diğer yandan konuşmanın genelinde bir problem olmadığı durumlarda akıcılığın ne denli fonksiyonel olduğu incelenmektedir.
Dil ve konuşma terapisti, afazili danışanlar için farklı terapi yöntemleri kullanmaktadırlar.
Beynin hasar alması neticesinde bazı kaslarını hareket ettiremeyen bir birey için, konuşma kaslarına masaj yapılabilmektedir. Konuşma kaslarına yapılan masaj zamanla konuşmanın tekrar düzelmesini ve tutukluluk seviyesinin minimum bir hal almasını sağlamaktadır.
Bir terapi desteği olmaksızın afaziden kaynaklanan konuşma bozukluğunun giderilmesi mümkün değildir.
Beyin, insan bedenini yöneten bir merkezdir. Beyinde gerçekleşen herhangi bir hasar vücutta kalıcı olmasa dahi bir hasar bırakmaktadır. Dolayısıyla alınacak bir terapi desteği konuşmayı daha verimli bir hale getirecektir. Her terapi programı, kişiye özel olarak ve yine kişinin kişilik, sosyal, psikolojik ve duygu durumuna bağlı olarak belirlenir.
İletişim işlevselliğinde bir kayıp yaşayan afazili hastalarda, işlevselliği tekrar sağlayacak olan birey ve terapistin ortak çalışmasıdır. Terapist, danışan için gerekli olan çalışmaları sıralarken; danışan da terapistin işini kolaylaştıracak çabayı göstermektedir.
Dil ve konuşma terapisti, terapi seansları dışında danışan ile temas içinde olmamaktadır. Bu nedenle de danışan, terapistin belirlediği çalışma çizelgesiyle evde kendi kendine terapi yapabilmeyi öğrendiğinde beynin konuşma ile ilgili olan kısmında iyileşme görülmektedir.